92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , isim , isim , Batman iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : be'şi:ri
1. isim , isim , şaka yollu , şaka yollu , isim , isim , şaka yollu , şaka yollu , Şamar
Telaffuz : be'şkardeş
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Besleme, hizmetçi, ahretlik
besleme basın, besleme basıncı, besleme gerilimi, besleme kız, besleme noktası, ana besleme hattı, geri besleme
1. isim , isim , isim , isim , Beslemek işi
1. Gerçekten tenimiz kendisini beslemeye mecbur olduğumuz için binlerce güçlüklere sebep olur.
1. Gerçekten tenimiz kendisini beslemeye mecbur olduğumuz için binlerce güçlüklere sebep olur.
2. Evlatlık olarak alınarak ev işlerinde çalıştırılan kız, besleme kız, beslemelik, beslek
1. Evin içinde yaşlı bir kalfa ve bir besleme ile kalmıştı.
1. Evin içinde yaşlı bir kalfa ve bir besleme ile kalmıştı.
3. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Herhangi bir kuruluşu, onun maddi yardımları dolayısıyla körü körüne destekleyen
1. Besleme gazete.
1. Besleme gazete.
4. fizik , fizik , fizik , fizik , Akım voltajı
1. isim , isim , isim , isim , Beşlemek işi
2. edebiyat , edebiyat , edebiyat , edebiyat , Tahmis
1. isim , isim , isim , isim , Çıkar uğruna, herhangi bir kuruluşun veya iktidardaki güçlerin görüşlerini savunan basın
1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Bir ölçme aletinin besleme girişinde sağlanması gereken basınç
1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Bir aletin veya aracın elektrik besleme uçlarında istenen gerilim
1. isim , isim , isim , isim , Besleme
1. Besleme kız utandı, bütün kanı yüzüne çıktı, hemen ayağa kalktı.
1. Besleme kız utandı, bütün kanı yüzüne çıktı, hemen ayağa kalktı.
1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Elektrik enerjisinin bir şebekeden diğer bir şebekeye iletildiği nokta
1. -i , -i , -i , -i , Yiyecek ve içeceğini sağlamak
1. Okulun artıklarıyla otuz kişiden fazla insan besliyorduk.
1. Okulun artıklarıyla otuz kişiden fazla insan besliyorduk.
2. Yedirmek
1. Pembe ekmekler kızartacak, üstlerine tereyağı, reçel, havyar sürecek, onu eliyle besleyecekti.
1. Pembe ekmekler kızartacak, üstlerine tereyağı, reçel, havyar sürecek, onu eliyle besleyecekti.
3. Semirtmek
4. Eklemek, katmak, çoğaltmak
1. Ateş zayıfladıkça besliyor, ateşe gömdükleri mısırlar piştikçe misafirin eline tutuşturuyorlardı.
1. Ateş zayıfladıkça besliyor, ateşe gömdükleri mısırlar piştikçe misafirin eline tutuşturuyorlardı.
5. Bir şeyi korumak veya sağlamca durmasını sağlamak için çevresini veya altını desteklemek, doldurmak, pekiştirmek
1. Bacaklarımızın altını iki sabun çuvalı ve atların yem torbalarıyla besleyerek sırtüstü yattık.
1. Bacaklarımızın altını iki sabun çuvalı ve atların yem torbalarıyla besleyerek sırtüstü yattık.
6. Yetiştirmek
1. Herkes kanarya, kedi, köpek beslemez ya!
1. Herkes kanarya, kedi, köpek beslemez ya!
7. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir duyguyu gönülde yaşatmak
1. Uzun müddetten beri şiddetle beslediği bir histi.
1. Uzun müddetten beri şiddetle beslediği bir histi.
8. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Maddi yardım yapmak, desteklemek
1. -i , -i , nesnesiz , nesnesiz , -i , -i , nesnesiz , nesnesiz , Bir işi beş kez yapmak
2. Bir şeyin sayısını beşe çıkarmak
1. `hizmetçiyi iyice sorup soruşturmadan evine alıp çalıştırma` anlamında kullanılan bir söz
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Beslenme ihtimali veya imkânı bulunmak
1. Kocabaş sürüleri ne kışlaklarda ne yaylaklarda beslenebiliyordu.
1. Kocabaş sürüleri ne kışlaklarda ne yaylaklarda beslenebiliyordu.
2. Beslenme becerisi bulunmak
dışbeslenen, özbeslenen
1. sıfat , sıfat , fizik , fizik , sıfat , sıfat , fizik , fizik , Sönümsüz
1. isim , isim , isim , isim , Hizmetçi, evlatlık, besleme
1. Sarı Sımayıl Yusuf Ağa'nın beslengisine öteden beri göz komuş.
1. Sarı Sımayıl Yusuf Ağa'nın beslengisine öteden beri göz komuş.